Başkanın Mesajı

MESLEK ÖRGÜTLENMESİ

TEK BAŞINA “BİR ŞEY”, BİRLİKTEYSEN “HER ŞEY”SİN

Bir mesleğin toplumdaki saygınlığının artması, büyük ölçüde örgütsel çabalarla olur. Gerek ülke bazında, gerekse küresel anlamda örgütsüz bir yapılanma ile gerçekçi ve amaca yönelik hiçbir etkinlik sağlanamayacağı açıktır. Devlet örgütünün sağlam olmadığı yerde kamusal alanda sorunlar yaşanacağı, zaman zaman uluslararası alanda prestij ve hak kayıpları yaşanacağı; üretici örgütlerinin olmadığı yerde tek tek Laboratuvarların denetlenemeyeceği açıktır. Meslek odalarının bulunmadığı veya etkin olmadığı durumlarda da; Üyelerinin işyerindeki çalışma koşullarının saptanması, çözüm yollarının bulunması, daha iyi çalışma koşulları için destek programlarının geliştirilmesi, uluslararası bilimsel ve sosyal işbirliğinin sağlanması, ekip çalışma ruhunun yaratılması, meslek mensuplarının yetki ve sorumluluklarının tanımlanması ve geliştirilmesi, mesleki hakların elde edilmesi ve bu kazanımların korunması, meslek alanındaki yasal düzenlemelerin yapılışında aktif olarak rol oynanması, meslektaşlar arası ilişkilerin ve etkileşimlerin olumlu yönde gelişmesinin sağlanması, mesleki bilimsel çalışma ve etkinliklerde bulunabilme koşullarının sağlanması, mesleki sosyal politikalar üretilmesi ve benzeri birçok başlık meslek örgütünün sorumlulukları arasındadır. Örgütlenmeler elbette kendiliğinden ve bir anda ortaya çıkmaz; ihtiyacın, uygun koşullarda, gerekli bileşenlerle karşılanma potansiyeli doğduğunda örgütlenmenin imkânları ortaya çıkmıştır denebilir. Bazen de örgütlenme, hayatın akışı içerisinde, kendisini kaçınılmaz bir biçimde dayatır. Bunun sonucunda çalışma ve sosyal hayata müdahalenin bir aracı olarak örgüt ortaya çıkar. Dernekler; hiç bir zaman örgütlenmenin nihai amacı değil, amaca ulaşmak için ihtiyaç duyulan işbirliğinin bir formudur. Bu açıdan sağlıklı bir örgütlenme; bileşenlerin aktif katılımıyla sürekli gelişen, kendini ve bileşenlerini değiştiren, dönüştüren ve yeniden üreten bir süreçtir diyebiliriz. Derneklerin, Meslek odalarının bulunmadığı veya etkin olmadığı durumlarda da; en basit ifadesi ile sayıları onbinlerle ifade edilebilecek meslek sahiplerinin görüş ve önerileri alınmamış, onların etkin ve yetkin çalışma koşulları yerine getirilmemiş olacaktır. Dernekler gücünü derneğe üye olan meslek üyelerinden almaktadır. Dolayısıyla meslek üyelerinin sayısı ve ortamdaki gücü derneklerin ve mesleğin güçlenmesinde önemli bir etkendir. Şefler; ancak örgütlü çabalar sayesinde güçlü bir meslek grubu olarak görülebilecek ve kamusal arenada seslerini duyurabileceklerdir. Mesleki derneklerin, işlevlerini yerine getirebilmeleri için güçlü ve büyük üye potansiyeli olması gerekmektedir. Örgütlenmede asıl olan, üyeler ve muhatapları arasında kurulan tanımlı bir ilişki ve iletişimdir. Ancak, hal böyle iken ülkemizde ister kamu kurumu niteliğindeki meslek odaları olsun; isterse dernekler gibi tamamen kamu alanı dışında yapılanmalar olsun, sivil örgütlenmelere daima ihtiyatla yaklaşılmış, zaman zaman muhtemel sorun odakları olarak görülmüşlerdir. Biraz daha ötesini tartışmak gerekirse, sivil yapılanmanın da zaman zaman amacı dışına çıktığı ve inanılırlığını ve objektifliğin sorgular düzeye taşıyacak duruşlar sergilediği de olmuştur. Günümüzde varılan noktada, AB ülkeleri veya ABD gibi demokrasi ve insan haklarına yönelik tartışmaların da artık yoğun bir biçimde gündeme oturduğu ülkelerde sivil örgütlenmenin önemi her geçen gün vurgulanmakta ve sivil örgütlüğün özendirilmesi ve güçlendirilmesi için yoğun çaba harcanmaktadır. Yurtta ve Dünyada Barışın, Adaletin ve Sevginin hâkim olduğu, hak ettiği maddi ve manevi haklarının verildiği, kamudaki itibar ve saygınlığının yeniden tesis edildiği geleceklerinin olması temennileri ile tüm şeflerimize saygılarımı sunarım.


Takip Edin